-
1 kuru lâf
пусты́е разгово́ры -
2 kuru
1) в разн. знач. сухо́йkuru çeşme — вы́сохший исто́чник
kuru rüzgâr — сухове́й
kuru soğuk — сухо́й моро́з
2) сушёный; вы́сохшийkuru incir — сушёный инжи́р
kuru meyva или kuru yemiş — сухофру́кты
kuru üzüm — сушёный виногра́д, изю́м
kuru yaprak — сухо́й лист
3) сухоща́вый, худо́й, то́щийkuru kemik — то́щий, худо́й, ко́жа да ко́сти
kara kuru bir adam — то́щий челове́к
4) в разн. знач. го́лый, пусто́йkuru ekmek — пусто́й хлеб
kuru oda — пуста́я ко́мната
kuru tahtada kalmak — лиши́ться всего́, оста́ться ни с чем (букв. оста́ ться на го́ лых доска́х)
kuru toprak üzerinde, kuru yerde — на го́лой земле́
5) перен. необосно́ванный; пусто́йkuru gürültü — напра́сный шум
kuru hulyalar — пусты́е мечты́
kuru iftira — напра́слина, я́вная клевета́
kuru kalabalık etmek — окола́чиваться без де́ла
kuru kuruya — напра́сно, по́пусту
kuru laf — а) пуста́я болтовня́, пусты́е слова́; б) нереа́льные (пусты́е) обеща́ния
kuru sıkı — а) холосто́й вы́стрел; б) притво́рный гнев
kuru sıkı atmak — сде́лать холосто́й вы́стрел, стреля́ть вхолосту́ю
kuru sıkı tehdit — пуста́я угро́за
kuru vaitler — пусты́е обеща́ния
◊
kuru başına — оди́н; оди́н как перст◊
kuru başına kalmak — оста́ться совсе́м одному́◊
kuru gösteriş — показу́ха◊
kuruda kalmak — сиде́ть на мели́ (о судне)◊
kuru ağaç gölgesinde sığınılmaz — посл. под го́лым де́ревом не укры́ться
См. также в других словарях:
kuru laf — is. Gerçekle ilgisi olmayan, değer taşımayan boş söz, kuru söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru laf karın doyurmaz — boş sözlerle olumlu iş yapılamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf — is., Far. lāf 1) Söz, lakırtı Ben lafımı bitirmeden o atıldı. 2) Sonuçsuz, yararı olmayan söz Onun söyledikleri laftan ibaret. 3) Konuşma 4) Konu, mevzu, bahis Lafı değiştirdi. 5) ünl. Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok anlamlarında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru söz — is. Kuru laf … Çağatay Osmanlı Sözlük
laughing death — laugh·ing death laf iŋ n KURU … Medical dictionary
kalabalık — is., ğı 1) Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum. A. Haşim 2) Gereksiz, karışık şeyler topluluğu 3) sf. Sayıca çok Köy kahvesinin içi bu akşam her zamankinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük